SULTAN ABDÜLHAMİD
Osmanlı Padişahlarının 34.sü İslam Halifelerinin 113.sü olan Sultan II.
Abdülhamid Sultan Abdülmecid’in ikinci oğludur. 1842 yılında doğmuş olup annesi
Tir-i Müjgan Sultan’dır. 1876 yılında 34 yaşında tahta çıkmış 1909 yılında tahttan
indirilmiştir. 33 yıl süre ile tahtta kalmıştır. 1918 yılında 75 yaşında iken vefat etmiştir.
Osmanlı padişahları arasında klasik dönemdeki üç büyük sultan olan Fatih, Yavuz,
Kanuni’den sonra İmparatorluk şuuru en fazla olan dördüncü padişah olarak tarihe
geçmiştir.
İktidarında Osmanlı Devletini parçalanıp dağılmaktan kurtaracak politikalar
izledi. Döneminde büyük siyasi olaylar ve hareketler olmasına rağmen her alanda bir
çok yenilik, kalkınma ve eser bırakma hamlesinden de geri kalmadı. Yaptığı siyasi ve
idari hamleler ve oluşturduğu mekanizmalarla ülkesini dış güçler karşısında
mukavemetli bir şekilde savunması içte ve dışta çoğu çevrelerce iyi karşılanmadı, çokça
düşman edindi. Hakkında dedikodu ve iftiralar bilinçli olarak yayıldı. Bugüne kadar
Abdülhamid hakkında ortaya atılan asılsız iddialar yaptığı bu diğer eğitim, kültür,
kalkınma ,imar ve yenilik çalışmalarını gölgelemiş gün yüzüne çıkmalarına engel
olmuştur.
II. Abdülhamid’e atılan iftiralardan kısaca özetlersek şunlardı; Kızıl sultandı,
Meşrutiyet düşmanıydı, milleti cahil bıraktı, denizciliğe düşmandı, keyfi sansür
uyguladı, hafiye teşkilatı zararlıydı, despottu, 31 Mart’ı tertiplemişti, Hamidiye alayları
gereksizdi ve korkaktı, şeklindeydi. Oysa ki emperyalist devletlerin içte ve dıştaki
uzantıları ve işlerine geldiği şeyleri yapamayan kimselerce ortaya atılan bu iftira ve
yalanlar Sultan II. Abdülhamid döneminde yapılanlar incelendiğinde otomatik olarak
çürüyecek olduğu görülecekti
Şimdi II. Abdülhamid döneminde yapılan yenilik, faaliyetler, hizmetlerin
bazılarını sıralayalım. Osmanlı topraklarına ilk defa gazı getirmiş, ilk modern eczaneyi
açtırmıştır. İlk otomobil onun döneminde getirilmiş ve beş bin kilometre yol yapılmıştır.
Dünyanın ilk metrolarından olan Karaköy-Taksim metrosunu yaptırmış, atlı ve
elektrikli tramvaylar kurdurmuştur. Haydarpaşa Tren İstasyonunu yaptırdı. Kudüs-Yafa,
Ankara-İstanbul ve Hicaz demiryolunu yaptırdı. Arkeoloji müzeciliğini başlatarak
İstanbul’un binlerce fotoğrafını çektirdi. Osmanlı Devleti’ni Chicago’da fuara ilk sokan
da o idi. Ülkemizde İlk kuduz hastanesi olan İstanbul Darü’l Kelb Tedavihanesini açtı.
Polisiye romanların ülkeye girişini sağladı. 14 yıl içinde basılan 4000 kitaptan sadece
200 kadarı dinle ilgili idi. Hristiyan okullar dahil tüm okullara Türkçe’yi daha iyi
öğretilmesi için emir gönderdi. Azerbaycan okullarında olan Türkçe yasağını kaldırdı.
Paris’te ise İslâm Külliyesi kurdurdu. Teselya Savaşı sürerken saraylı hanımlara
askerler için çamaşırlar diktirdi. Midilli adasını Eşi Fatma Pesend Hanım’ın şahsi
mülkünden ısrarla verdiği para ile Fransızlardan geri aldı. Feshaneyi kurdu. Hereke bez
fabrikasını açtı. Sürekli yerli kumaş giymeye özen gösterdi. Ticaret, sanayi, ve ziraat
odalarını açtırdı ve Ziraat Bankasını kurdu. Beykoz ve Kağıthane kağıt fabrikaları ile
Yıldız çini fabrikasını açtı. Toplu sünnet merasimleri yaptırıp her bir çocuğa çeyrek
altın göndermişti. Yoksul halka kendi cebinden ödeyerek kömür dağıtırdı. Borç
yüzünden hapse düşenleri kendi ödediği paralarla serbest kalmalarını sağlardı. Modern
matbaa aletlerini getirdi. Ücretsiz kitap dağıttırdı. 6 bin kitabı çevirttirdi. Beyazıt
kütüphanesini kurarak buraya 30 bin kitap bağışladı ki bunların 10 bini el yazması idi.
Yabancı bilim adamlarını takip ederek onları taltif edip nişanlar verdi. Her yıl 30 bin
saksı satın aldırıp her yere çiçek ekilmesini sağladı. Isparta’da onun öncülüğünde gül
yetiştiriciliği başlatıldı. İzmir ve Dolmabahçe ve bir çok yerde saat kulesi yaptırdı.
Hindistan, Cava, Afganistan, Çin, Malezya, Endonezya, Açe, Zengibar, ,Orta Asya ve
Japonya’ya elçiler ve din adamları gönderdi. Latin Amerika ülkeleri ile diplomasi
hareketini başlattı. Yalova termal kaplıcalarını kurdurdu. Terkos’un sularını İstanbul’a
taşıdı. İstanbul’a 40 çeşme yaptırdı. Sarayında tiyatro yaptırarak oyunlar ve operalar
izledi. Sarayda müzik okulu kurdurdu, çocuklarına piyano çaldırarak sarayda kızlar
bandosu oluşturdu. Kendi marangoz olduğundan yaptığı eşyaları hediye etti. Kendisine
yapılan bombalı suikastte 26 kişinin ölmesine 58 kişinin yaralanmasına rağmen Ermeni
katili affedip Avrupa’da hafiyelik yapmaya gönderdi. Doğu Türkistan’a gönderdiği
askeri yardım ile Çinlilere karşı onları örgütledi. Çin’in göbeğinde Pekin’de Hamidiye
Üniversitesi’ni kurdurdu. Yeni gemiler aldırdı. Çanakkale Savaşında kullanılan
gemilerimiz bunlardı. Telefonu Osmanlı’ya getirdi. Kiliselere ve Sinagoglara yardımlar
göndermiş olup hatta Vatikan’da yapılan kiliseye de para gönderdi. Peygamberimize
dinimize ve Osmanlı’ya hakaret içeren ABD-Fransa-İngiltere-Roma’daki oyunları
Alman İmparatorunu devreye sokarak kaldırttı. ABD’nin Erzurum’da konsolosluk açma
isteğini reddetti. İzmir limanına girmeye kalkan ABD savaş gemisini top ateşine
tutturdu. İstanbul boğazı için iki adet köprü projesi çizdirdi. Darülacezeyi yaptırdı. Şişli
Eftal Çocuklar hastanesini açtırdı. Posta ve Telgraf teşkilatını kurdurdu. Kız ve
erkeklere ilkokulu zorunlu yaparak 15 tane okulda karma eğitime geçti. Öğretmen
yetiştirmek için 32 tane Öğretmen Okulu açtırdı. Cami yaptırdığı her köye bir de okul
yaptırdı. Rüşdiyeleri artırdı. Okullara Fransızca dersleri koydurttu. Lise eğitimi için 109
tane idadi açtı. Dişçilik okulunu kurdu. Ayrıca Deniz Mühendis Okulu, Askeri Tıp
Okulu, Kuleli askeri okulu, Polis Okulu, Ziraat ve Baytar mektebi, Mektep-i Mülkiye,
Dilsiz ve Ama Okulu da onun tarafından kurulan okullardan birkaçıdır. Dindar olup beş
vakit namazını hiç aksatmadan kılardı. Hiçbir devlet evrakını abdestsiz imzalamadı.
II. Abdülhamid Han'ın, saltanatının ardından 27 Nisan 1909'da birtakım
düzmece bahaneler ve iftiralarla tahttan indirildiği zaman 66 yaşını 7 ay 7 gün
geçiyordu. Tahttan indirildikten sonra, kendisi ve ailesi hazin bir yolculuk hikâyesi ile
Selanik'e sürgüne gönderilmiş, burada bir Yahudi zenginine ait olan Alatini Köşkü'nde
3.5 yıl hapis hayatı yaşamıştır. 1913 yılında başlayan Balkan Savaşları sırasında
Selanik'in tehlikeye düşmesi üzerine, buradan ayrılmamakta ısrar etmesine rağmen,
zorla ikna edilerek ailesi ile birlikte İstanbul'a getirilmiştir.
İstanbul'daki hayatını da Beylerbeyi Sarayı'nda gözaltında yaşayarak geçiren
çileli padişah, bu sıralarda patlak veren 1. Dünya Savaşı'nı buradan izledi. Daha
silâhların ilk patladığı günlerde savaşın çok uzun süreceğini, boşu boşuna pek çok
masum insanın kanının döküleceğini ve zor da olsa İngiltere tarafının savaşı er geç
kazanacağını söyledi. Osmanlı Devleti'nin savaşa girmemeyi başarabilmesi için dua etti.
Ama bir yandan da büyük devletlerin ne yapıp yapıp Osmanlıları savaşın içine
çekeceklerini belirtti. Osmanlı Devleti savaşa Almanya tarafında girince, endişeleri son
derece arttı. Savaşın Osmanlı Devleti ve İslâm âlemi için felâketle biteceğini düşündü.
Mahzun ve çileli hükümdar, bu sonucun iyice yaklaştığı bir tarihte, yaşlanmasına
rağmen yılmadan kucakladığı devletin hazin sonunu görüp üzüntü ve keder içinde 10
Şubat 1908 tarihinde 76 yaşında vefat etti. "Evlâtlarım" diye hitap ettiği ve canından
çok sevdiği milletinin Fatihalarını beklediği kabri ise bugün İstanbul Çemberlitaş'ta
bulunan II. Mahmud Türbesi içindedir.
1 Bu makale 28.06.2011 tarihinde yazılmıştır.
2 Araştırmacı, Tarihçi, Yazar, www.zafersen.com, zafer@zafersen.com
Yorum Gönder
Yorumularınız Bizim İçin Önemli , Yorum Bırakmayı Unutmayın...