Reklam Alanı

BÜYÜK İNSAN ERTUĞRUL GAZİ

Oğuzların Bozok kolunun Kayı boyuna mensuptur. Babası Süleyman şah, annesi Hayme Ana’dır. Eşi 
Halime Hatun’dur. Osmanlı Devleti’nin kurucusu olan Osman Bey’in babasıdır. Ertuğrul Gazi’nin diğer 
oğulları Saru Batu Savcı Bey ve Gündüz Bey’dir. Ertuğrul Gazi’nin kardeşleri ise Sungur Tekin, 
Gündoğdu ve Dündar’dır.
IX.asırda Ertuğrul Gazi’nin ataları, yaklaşık 50 bin veya 70 bin hane olmak üzere diğer Oğuz boyları ile 
beraber Moğol istilasının da etkisiyle Buhara ve Semerkant (Özbekistan) üzerinden Ceyhun nehrini 
(Amuderya’yı) geçerek Horasan (Türkmenistan) bölgesinin Merv /Mohan şehrine yerleştiler.
XI.asrın 2.yarısında Selçuklular’la beraber Azerbaycan üzerinden Doğu Anadolu’ya Van Gölü’nün 
batısında yer alan Ahlat’a ulaştılar. Burada Selçuklu Beyleri ile beraber Gürcüler’e ve Trabzon Rum 
İmparatorluğu’na karşı gaza ve fütuhata katıldılar. Bir süre bu bölgede kaldıktan sonra Erzurum ve 
Erzincan’a, oradan da güneye inerek Halep taraflarına göç ettiler. Bir rivayete göre; Kayıhanlıların reisi 
Gündüzalp (Süleymanşah), Halep’te Caber Kalesi’nin kuzey batısında Fırat nehrini geçerken 
boğularak vefat etmiştir. Şimdi Türk Mezarı olarak bilinen Suriye’deki bu mezar Gündüzalp’e 
atfedilmektedir.
Gündüzalp’in vefatı üzerine, Kayıhanlılar’ın bir kısmı Halep’te kaldı, bir kısmı ise Çukurova’ya göç etti. 
Çukurova’da da Kayıhanlılar ikiye bölündü. Aşiretin bir kısmı Gündüzalp’in dört oğluyla birlikte 
kuzeydoğuya doğru hareket ederek Erzurum-Pasin ovasına, Sürmeliçukur’a göç etti. Burada 
aralarında anlaşmazlık çıktı. Gündüzalp’in büyük oğulları Sungur Tekin ve Gündoğdu’nun da içinde 
bulunduğu aşiretin bir kısmı asıl yurtlarına, Horasan’a döndüler. Ertuğrul Gazi, annesi Hayme Ana ve 
küçük kardeşi Dündar’ın bulunduğu aşiret ise bir müddet Sürmeliçukur’da kaldıktan sonra batıya doğru 
hareket etti. Bir rivayete göre; bu yolculuk sırasında Erzurum-Sivas arasında yer alan Yassı Çimen’de 
Selçuklular ve Harezmşahlar arasındaki savaşta Ertuğrul Gazi idaresindeki Kayıhanlılar Selçuklu 
safında yer almışlar ve Harezmşahlar’ın yenilmesini sağlamışlardır. Bir başka rivayete göre ise; 
Kayıhanlılar Sivas-Hafik’te gerçekleşen Selçuklu-Moğol savaşında yenilmek üzere olan Selçuklu 
ordusuna yardım ederek Selçukluların safında yer almış ve Moğolların yenilmelerini sağlamışlardır.
Selçuklu Sultanı I.Alâeddin Keykubat, Ertuğrul Gazi idaresindeki Kayıhanlıları bu savaşlardaki 
hizmetlerinin karşılığında ödüllendirdi ve Ankara’nın batısındaki Karacadağ’ı kışlak-yaylak olarak verdi. 
Bu müjdeli haber Kayıhanlılar Kayseri’de bulunurken, Selçuklu başkenti Konya’ya gönderilen Ertuğrul 
Gazi’nin oğlu Saru Batu Savcı Bey tarafından getirildi. Ertuğrul Gazi’nin Anadolu’daki ilk konak yeri 
Karacadağ’dır. Böylece Ertuğrul Gazi ilk olarak tarih sahnesinde görünmüştür.
Ertuğrul Gazi Karacadağ’a yerleşince, Ankara ve Eskişehir arasındaki bölgede gaza ve fütuhat 
faaliyetlerine başladı. Anadolu’nun batı kısmı o devirde Türkler için bir gaza diyarı idi. Kendilerine 
“uçbey” adı verilen ve sınırlarda gaza ve fütuhatta bulunan diğer Türk beyleri gibi Ertuğrul Gazi’ye de 
uç beyliği verildi. Uçbeyi olarak Bizans şehir ve kasabalarına karşı akın ve gazalarda bulunan Ertuğrul 
Gazi’ye, Selçuklu Sultanları I.Alaeddin Keykubat ve II.Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından 
kumandanlık/devlet adamlığı payesi verildi.
I.Alaeddin Keykubat, Selçuklu arazisine saldıran Rumlara hem ders vermek hem de batı (Bizans) 
sınırlarını itaat altına almak amacıyla İnegöl ve Yenişehir’e akın düzenledi. Ertuğrul Gazi bu akında 
öncü kuvvetlerin komutanı olarak Selçuklu hizmetindeydi. Ermeniderbendi’nde Bizans ordusu ağır bir 
yenilgiye uğratıldı. Bu zafer sonrası Sultan, Ertuğrul Gazi’yi taltif ederek Eskişehir (Sultanönü) ve 
çevresini ikta/dirlik olarak verdi.
Kayıhanlıların şanını yüceltmek ve İslam’ın cihad emrini, cihan mefkûresini yerine getirmek isteyen 
Ertuğrul Gazi’nin batı uc bölgesinde gaza hareketlerinde bulunmaya başlaması; ileride kurulacak olan 
devletin siyasi hayatında uc geleneğinin yerleşmesine ve Bizans üzerine daimi gaza hareketlerinin 
yapılmasına vesile oldu.
Selçuklu Devleti’nin Moğolların idaresi altına girdiği bir zamanda (yıkılma sürecinde) Anadolu’daki Türk 
Beylikleri Selçuklu’dan ayrılırken, Ertuğrul Gazi vefakarlık göstermiş ve Selçuklular’a bağlı bir uç beyi 
olarak faaliyetlerini sürdürmüştür. Ertuğrul Gazi’nin bu vefakârlığının yanı sıra gaza-cihad gibi manevi 
bir yükümlülüğü kendine şiar edinmesi hem halk, hem de devlet erkânı arasında gayet güzel bir 
muhabbet hissi uyandırmış ve Anadolu’nun dört bir tarafından gelen gazilerin, dervişlerin, âlimlerin, 
diğer yörelerdeki Türkmenlerin onun sancağı altında toplanmasına sebep olmuştur.
Ertuğrul Gazi’nin siyasi ve askeri dehası, cesareti, yiğitliği, zekâsı ve aksiyonunun bir sonucu olarak, 
XIII.asrın ortalarında Karacahisar ve Söğüt fethedildi. Selçuklu Sultanı I.Alâeddin Keykubat, bu 
fetihlerin sonucunda mükâfat olarak Domaniç, Söğüt ve çevresini kendisine yurt/mülk olarak verdi. 
Yazları Domaniç yaylalarında, kışları Söğüt’te geçiren Ertuğrul Gazi, Selçuklu Devleti’nin kuzey-batı uç 
sınırlarını en iyi şekilde koruyup, asayişi temin etti. Domaniç-Söğüt ve çevresine hâkim olduktan sonra, 
Bizans sınır boylarında bulunan diğer uç beyleriyle birlikte cihad ve gaza ile meşgul olmaya devam 
etti. Ertuğrul Gazi, komşu Bizans tekfurlarına (valilerine) karşı kazandığı parlak başarılarından dolayı 
“gazi” unvanı aldı.
Ertuğrul Gazi, yöneticiliği döneminde aşiretinin nüfusunun az olmasından dolayı barış merkezli, tedbirli 
ve ihtiyatlı bir siyaset izledi. Çevresinde bulunan Türkmen beylikleri ve Bizans (İnegöl-Karacahisar�Bilecik) tekfurlarıyla daima iyi geçinip onların durumlarını ve siyasi şartları gayet iyi değerlendirerek 
başında bulunduğu aşiretini ve idaresi altında yaşayanları sulh ve sükûn içinde yaşattı. Ertuğrul Gazi, 
emri altındaki topraklarda yaşayan halk tarafından çok sevilen ve sayılan bir kişiydi. Söğüt’teki 
Hıristiyan tebaası da Ertuğrul Gazi’yi yürekten seviyor ve sayıyordu. Yurt tuttuğu bölgede huzur ve 
güveni sağladı.
Ertuğrul Gazi, 1281 senesinde 93 yaşlarında iken Söğüt’te vefat etti. Türbesi Söğüt’tedir. Her yıl eylül 
ayının 2.haftası pazar günü anma törenleri yapılmaktadır.
Ertuğrul Gazi, oğlu Osman Gazi’ye küçük bir beylik, tecrübeli kumandanlar, iyi bir nam ve fethe müsait 
bir zemin bırakmıştır.
Ertuğrul Gazi hakiki bir Türkmen asilzadesi olup hayatını milletine adamış büyük bir inanç adamıydı.
Ertuğrul Gazi’nin hayatı, aşiretin idaresini eline aldığı günden beri daima göç ve mücadele içinde geçti.
Ertuğrul Gazi cömert, şefkatli, dirayetli, sebatkâr, fedakâr, adil, merhametli, açık yürekli, samimi, sabırlı 
ve faziletli bir insandı. Hayırseverliği yanında güzel ahlak timsaliydi. Vakarlı, ilkeli ve dürüst idare 
anlayışı, ileri görüşlülüğü ve etkin devlet adamlığı gibi meziyetleriyle kendinden sonraki liderlere örnek 
olmuştur. Oğlu Osman Gazi´ye yaptığı vasiyeti ile altı asır boyunca ayakta kalacak olan bir devletin 
idarecilik ruhunun temellerini atmıştır.

1 Yorumlar

Yorumularınız Bizim İçin Önemli , Yorum Bırakmayı Unutmayın...

  1. Böylesine önemli bir Tarih bilgisi verdiğiniz için tşk ederim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorumularınız Bizim İçin Önemli , Yorum Bırakmayı Unutmayın...

Daha yeni Daha eski